İşkolig Blog
Mobbing mi?
Burada altını çizmek istediğim en önemli nokta şu: Bu şikayetlerin çoğu mobbing tanımına uymuyor. Yani dava açılamıyor. Ama bu durum, insanların yaşadığı sıkıntının azımsamayı mı gerektirir? Kesinlikle hayır. Eğer işinizde bu tarz bir sıkıntınız varsa 3 seçenek olabilir: 1-Gerçekten mobbinge maruz kalıyorsunuzdur. 2- Yöneticiniz ya da kimden sıkıntı çekiyorsanız o kişi “Profesyonel bir kendini bilmezlik” içinde. Nasıl algılandığının, nasıl bir etki yarattığının farkında değil. Mobbingden ayrılan tarafı birini seçip ona yapmaması ; aslında tüm dünyaya mobbing uygulama çabası. Çünkü herkese McGregor’un X’i yerine koyar. Bu konuda ne yazık ki en fazla şikayeti kadın yöneticilerle ilgili alıyorum. 3- Bazen de durum şirketin uygulamalarından kaynaklanır. Özellikle küçük patron şirketlerinde “Profesyonel kendini bilmez” patron bu bakış açısını tüm şirkete yansıtır. Bu da çalışana dair algının 20. Yüzyül başındaki Taylor döneminde kaldığı, ünlü Hawthorne deneyini bile anlamaktan aciz oldukları anlamına gelir.
“Bu tip biri miyim?” diye ara ara hepimizin kendisine sorması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü iş hayatının zorlukları, kriz korkusu stresi giderek artırıyor. Özellikle kadınlar bir de çocuk ve ev sorumluluklarını da üstlenince işleri iyice çetrefilleşiyor. İnsanız hepimiz, bu zorluklara rağmen kariyerde yüksek başarı elde edeceğiz diye kendimizin insanlığını ve çevredeki insanları unutup bodoslama dalabiliyoruz. Çözüm, kendi kendimize kalabileceğimiz, içimizdeki potansiyelle bağlantı kurabileceğimiz ortamlar yaratmak. Bazen hobiler destek olur bazen ailemizle kaliteli vakit geçirmek. Koçluk almak, koçluk eğitimi almak, kişisel gelişim kitapları ve eğitimleri insanın içindeki yüksek potansiyelle bağlantı kurmasını sağlayan yollar. Unutmayın, içimizdeki ilerleme ve değişim aslında hiç durmaz. Ama biz durması için inat eder ve “Ben artık oldum, gelişmeye ihtiyacım yok” dersek bilin ki geriye gidiş başlar. Etkili yönetici kendi etkisinin farkındadır ve bu etkiyi güçlendirmek için neye ihtiyacı olduğunun da farkındadır. Mobbing nedir ne değildir Önce mobbing neye denir ona bakalım. Bu konuda 2 kaynağa başvurdum: Prof. Dr. Pınar Tınaz’ın “İşyerinde Psikolojik Taciz” kitabı ile Çağlar Çabuk’un “Sıfıra Sıfır elde Var Mobbing” kitabı. Mobbing tanımı:
Tanım olarak mobbing olabilmesi için bir hedef ve çok sık olarak (en azından haftada bir) ve uzun bir süre içinde (en azından 6 ay) tekrarlanan bir temel gerekiyor. En kısa mobbing süresinin 6 ay ve genelde ortalama sürenin 15 ay olduğu görülmüş. Sürecin kişi üzerinde kalıcı etkilerinin ortaya çıktığı ana dönem ise 29-46 ay imiş. Ayrıca bu eylemler bütününün amacının da kişiyi canından bezdirip işyerinden karçırtmak, uzaklaştırmak amacı taşıması da önemlidir. Eğer mobbinge uğradığınızı hissediyor ve dava açmayı düşünüyorsanız öncelikle yukarıdaki tanımın sizin durumunuza uyup uymadığına bakmalısınız. Yeni Borçlar Kanunu madde 417’de mobbing kavramı “psikolojik taciz” olarak tanımlanmış durumda. Bu da yasal bir koruma sağlıyor. Ancak ispatı çok zor olduğu ve dava ayrı bir psikolojik baskı yaratabileceği için her zaman bu yola başvurulmuyor. Mobbingle işyerinde başetme ya da en azından en etkili nasıl davranabilirsiniz anlayabilmek için bu konuda Türkiye’deki en uzman kişi olduğunu düşündüğüm Çağlar Çabuk’un “Sıfıra Sıfır Elde Var Sıfır” kitabını okumanızı tavsiye ederim. Mobbing olsun ya da olmasın, insan ezildiğini ve yıprandığını hissettiği durumlarda kendine güveni geriler, paralel olarak uzun dönemde performansı bile geriler. Böyle hissediyorsanız kendi hayatınızın sorumluluğunu alıp kendinize seçenek üretmeye çalışın. “Bu işe mecburum.” diye diğer seçenekleri engellediğiniz anda aslında kendinizi kendi elinizle kapana sıkıştırmış olursunuz. Bazen en basit ve yanıbaşımızdaki çözümleri kendi kendimizi kapattığımız için görmeyiz. İçinizdeki potansiyelin farkına varın ve ona inanın, kendinize dönüp “Hayatımı nasıl geçirmek istiyorum, benim için önemli olan ne?” deyin. Bakalım ne çıkacak… İnsan da hayat gibi mucizelerle doludur, kendinizdeki mucizeleri aramaktan vazgeçmeyin. Mutlu ve başarılı çalışmalar! |
![]()
Filiz Demirbağ
İnsan kaynaklarının farklı alanlarında çalıştıktan sonra Yetenek Yönetimi ve İşe Alım Danışmanlığı konularında uzmanlaştı.
Yüzlerce kariyer öyküsü dinledi, başarılı seçimlere ve yolunda gitmeyen kariyerlere tanık oldu. Sonunda aldığı koçluk eğitimiyle yetenek yönetimi
ve işe alım uzmanlıklarını birleştirerek kendi koçluk metodolojisini kurdu. Yönetici Koçu olarak çalışmaya başladıktan sonra, yöneticilerin ve
deneyimli profesyonellerin de en az gençler kadar Kariyer Koçluğu'na ihtiyaç duyduğunu gördüğü için bu alana odaklandı. Başarılı bir kariyer için
doğru seçimler yapma, planlı bir ilerleyiş ve doğru iş aramayı bilmenin önemini fark ederek deneyimli profesyonellere özel koçluk programları geliştirdi.
Yöneticilere, yönetici olmak isteyenlere özel, Türkiye'de bir ilk niteliğindeki İş Arama Koçluğu ve Yönetici Gelişim Programı gibi kapsamlı hizmetleri hayata geçirdi.
|
Geri Dön |